ABD`de işsizlik başvurusu sürprizi

29 Mayıs 2009 Cuma

ABD'de işsizlik maaşı başvuruları geçen hafta, 623 bin ile beklentilerin altında gerçekleşti.

Çalışma Bakanlığı verilerine göre, 635 bin olarak tahmin edilen işsizlik maaşı başvuruları düşüş gösterirken, toplamda ise 6 milyon 780 bin kişi ile 1967 yılından buyanaki en yüksek düzeyde bulunuyor.

Öte yandan, ekonomik canlanmanın bir işareti olarak görülen dayanıklı mal siparişleri Nisan ayında beklentilerin üstünde artış gösterdi. Nisan ayında, dayanıklı mal siparişleri, yüzde 0,40 olan tahminlerin üstünde, yüzde 1,9 oranında arttı.

Read more...

Gayrimenkul komadan çıkıyor mu?

Türkiye'de yılın ilk çeyreğinde 108 bin 861 adet konut satışı gerçekleşti. Satışlar bir önceki çeyreğe göre yüzde 17.67 artarken, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.95 azalış meydana geldi.

Üç aylık dönemdeki artış, 2008 son döneminde konut satışlarında yaşanan büyük düşüşün ardından artış gelmesi nedeniyle gerçekleşti. 2009 ilk dönemdeki artışa rağmen, 2008 değerleri son çeyrek hariç yakalanamadı.

Türkiye İstatistik Kurumu, Konut Satış İstatistikleri 2009 Yılı I. Dönem verilerini açıkladı. Buna göre, Ocak, Şubat ve Mart aylarını kapsayan 2009 yılı birinci döneminde, 108 bin 861 konut satış sonucu el değiştirdi ve Türkiye genelinde bir önceki döneme göre yüzde 17.67 oranında artış gerçekleşti. Geçen yılın aynı dönemine göre ise satışlar yüzde 2.95 azaldı. Konut satışları 2008 birinci dönemde 112 bin 168, 2008 ikinci dönemde 113 bin 88, 2008 üçüncü dönemde 109 bin 333, 2008 dördüncü dönemde 92 bin 519 olmuştu.

YILLIK BAZDA EN FAZLA ARTIŞ ANTEP BÖLGESİNDE

2009 yılı birinci döneminde konut satışlarında bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış Gaziantep, Adıyaman, Kilis bölgesinde yüzde 41.12 oranında gerçekleşti. Yüksek artış gösteren diğer bölgeler sırasıyla; yüzde 37.18 ile Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, yüzde 20.31 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, yüzde 20.08 ile Kastamonu, Çankırı, Sinop ve yüzde 16.88 ile Samsun, Tokat, Çorum, Amasya bölgeleri oldu.

İSTANBUL'DA SATIŞLAR AZALDI

2009 yılı birinci döneminde konut satışlarında bölge düzeyinde bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla azalış gösteren bölgeler ise sırasıyla; yüzde 16.67 ile Van, Muş, Bitlis, Hakkari, yüzde 15.85 ile Balıkesir, Çanakkale, yüzde 11.29 ile İstanbul ve yüzde 8.42 ile İzmir bölgeleri oldu. Bölge düzeyinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 13 bölgede konut satış sayısında azalış, 12 bölgede artış meydana geldi. Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan bölgesinde bir önceki yılın aynı dönemine göre konut satış sayısında bir değişim olmamıştır.

EN FAZLA AZALIŞ HEP DOĞUDA

2009 yılı birinci döneminde, konut satışlarında bir önceki döneme göre en fazla artış Tekirdağ, Edirne, Kırklareli bölgesinde yüzde 64.61 oranında gerçekleşti. Yüksek artış gösteren diğer bölgeler sırasıyla; yüzde 45.49 ile Gaziantep, Adıyaman, Kilis, yüzde 41.20 ile Kastamonu, Çankırı, Sinop, yüzde 35.10 ile Aydın, Denizli, Muğla ve yüzde 29.45 ile Adana, Mersin bölgeleri oldu.

2009 yılı birinci döneminde konut satışlarında Bölge düzeyinde bir önceki döneme göre en fazla azalış gösteren bölgeler ise sırasıyla; yüzde 19.58 ile Van, Muş, Bitlis, Hakkari, yüzde 13.37 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt ve yüzde 10.18 ile Zonguldak, Karabük, Bartın bölgeleri oldu. Böylece yıllık karşılaştırmada olduğu gibi dönemlik karşılaştırmada da azalışta doğu illeri başı çekti.

Bölge düzeyinde bir önceki döneme göre 6 bölgede konut satış sayısında azalış, 20 bölgede ise artış meydana geldi.

Read more...

Günlük çalışana da sigorta güvencesi

Hükümetin gündemine aldığı ‘istihdam paketi’nde, temizlikçi, çocuk bakıcısı, günlük amele çalıştıranlar sigorta primi ödemekle yükümlü tutuluyor. Pakette ayrıca günlük çalışanlara sigorta primi tutarı kadar “prim çeki” verilmesi de yer alıyor.

İşsizliğe çare bulmak amacıyla hükümetin gündemine aldığı “istihdam paketi”nden temizlikçi, gündelikçi, çocuk bakıcısı ve günlük ameleler için sigorta prim çeki planı çıktı. Halen söz konusu çalışanların yasal olarak sigortalı olması sadece “isteğe bağlı sigortalılık” şeklinde gerçekleşebiliyor. Yasa “birden fazla işveren” sorununu çözemediği için bu kişilerin kayıtdışı çalışmasının da önüne geçilemiyor. Çünkü zaten yaptıkları iş başına düşük ücretle çalışan ve yoksul olan bu kişiler ücretlerinden artırarak, kendilerine sigorta kaydı yaptırmıyorlar.

Halen ekonomi yönetiminin önünde bulunan istihdam paketinde ise bu duruma bir çözüm olarak sadece SGK’da geçerli olabilecek şekilde kullanılabilen ve prim tutarına karşılık gelen “sigorta prim çeki” uygulaması düşünüldü. Plana göre sistem şöyle işleyecek: Evine temizlikçi ya da gündelikçi alanlar, bu kişilere ücretlerini banka üzerinden ödemekle yükümlü tutuluyor.

Ancak bu ücrete ek olarak, isteğe bağlı sigortalılık primi tutarında banka çeki gündelik çalışana devlet tarafından veriliyor. Söz konusu çek sadece Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) geçerli olacağı için temizlikçi, gündelikçi ya da amele gibi çalışanlar bu tutarı bir başka yerde harcayamayacak. Bu çeki SGK’ya getirerek kendi sigorta kayıtlarını yaptırabilecek. Çalışma Bakanlığı yetkilileri, böylece söz konusu kayıt dışı çalışmak zorunda olan günlük çalışanların kayıt altına alınmasının hedeflendiğini belittiler.

10 milyon kayıt dışı var

İstihdamın yüzde 46’sının üzerinde yaşanan kayıtdışılık oranının kadınlarda yüzde 62.2 oranına çıktığı, bu oranın kadınlarda yüksek olmasının nedeninin kadınların ev temizliği, yaşlı ve çocuk bakımı, gündelikçilik gibi işlerde yoğunlaşması olduğunu vurgulanıyor.

TÜİK’in açıkladığı Mart ayı verilerine göre, istihdamın % 46.2’sine karşılık gelen 10 milyon 160 bin kişi kayıt dışı olarak; bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışıyor. Erkeklerde kayıtdışı oranı yüzde 40.5, kadınlarda yüzde 62.2 olarak açıklandı. Tarım dışı alanda kayıtdışı erkeklerde yüzde 31.8, kadınlarda yüzde 32.4 oranında bulunuyor.

Read more...

Bono piyasasında faiz 12,59 oldu

28 Mayıs 2009 Perşembe

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören gösterge kağıdı 2 Şubat 2011 vadeli tahvilin, bugün valörlü işlemlerinin saat 10.10 itibarıyla basit getirisi yüzde 13,13'e, bileşik getirisi yüzde 12,59'a düştü.

Bu tahvilin, aynı gün valörlü işlemlerinin önceki kapanışında basit getirisi yüzde 13,15, bileşik getiri yüzde 12,61 olmuştu.

DOLAR KOTASYONLARI

Bankalararası piyasada dolar kotasyonlarında alışta en düşük fiyat 1,5700,TL, en yüksek fiyat 1,5730 TL, satışta en düşük fiyat 1,5770 TL, en yüksek fiyat 1,5790 TL düzeyinde bulunuyor.

PARİTE

Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,3825, sterlin-dolar paritesi 1,5882, yen-dolar paritesi ise 96,95 düzeyinde seyrediyor.

Read more...

Anlaşma olmazsa Türkiye batar mı

25 Mayıs 2009 Pazartesi

IMF ile anlaşmanın önemi aylardır vurgulanıyor. Küresel kriz çıkalı 7-8 ay oldu. Ama hâlâ anlaşma sağlanamadı.

Hurşit Güneş / MİLLİYET
hgunes@milliyet.com.tr

Önce krizin Türkiye’yi etkilemeyeceği, daha sonra teğet geçeceği, daha sonra IMF isteklerinin kabul edilebilir olmadığı söylendi. Sanıldı ki, bir seçim arifesinde hükümet IMF anlaşması yapmak istemiyor.
Orta vadeli bir mali disiplinin politik açıdan risklerinden kaçınıyor. Fakat son iki haftadır, IMF ile ilişkilerde hiçbir adım atılmadığı ortaya çıktı. Nihayet geçen hafta Başbakan krizin Türkiye’yi teğet geçeceği fikrini tekrar etti.

Demek ki, Başbakan Türkiye ekonomisinin IMF kapısına gidecek kadar sorunlu olmadığı kanısında. Pekiyi gerçekten IMF’siz yola devam edemez miyiz? IMF ile anlaşma sağlanmadığı takdirde piyasalarda ve ekonomide olası tepkiler ne olabilir?

Neden gerekli?

Öncelikle tekrarla belirtelim ki; IMF ile anlaşma dış borçları yüksek olan Türkiye için uluslararası finans piyasalarında daha kolay ve daha ucuz borçlanabilmesi, yahut borçlarını azaltarak sürdürebilmesi için önemli bir referans. Kaldı ki, bütçe açıkları nedeniyle hızla iç borçlar arttığı için de çok önemli.

Ayrıca, Türkiye’nin bu denli bütçe açığı varken, 2010 yılı itibariyle mali disiplinin tekrar nasıl sağlanacağının da ortaya çıkması gerekiyor. Mevcut başıbozuk gidiş elbette son derece mahzurlu.

Kısacası, IMF’yi sadece toplu bir borç kaynağı olarak görmek doğru değil. Elbette IMF ile anlaşmadan da yola devam edilebilir. Ancak bu durumda işsizliğin daha büyük boyutlara varma riski var. En azından kısa vadede. Kaldı ki, IMF ile anlaşma yapılmayacaksa, oyalamanın da bir yararı yok. Hatta aksine zararı var.

IMF ile anlaşma rafa kalkmış görünüyor. Belki de hiç masada olmadı. Ama hükümet bizleri ve piyasaları bir güzel oyaladı.. Hatta Merkez Bankası “anlaşmanın olmaması duruma göre B planımızı hazırladık” açıklaması yapıyorsa ve hükümet de bu konuda onu ikaz etmiyorsa, IMF ile anlaşma konusu kenara atılmış demektir. Kaldı ki, ekonomiden sorumlu diğer bakanlardan da bir ses çıkmıyor.

Ya olmazsa

Diyelim ki, IMF ile anlaşma olmadı, ülke batar mı? Elbette hayır. Önce mali piyasalarda, çok büyük olmayan bir tepki gözlenir. Sonra o da geçer. Tepki büyük olmaz, çünkü hem küresel krizin en berbat aşaması aşıldı hem de bu arada küresel likidite bolluğu nedeniyle içeriye sıcak para girmeye başladı.

Kur geçici bir süre için yükselir, borsa epeyce iner, faizler de yükselir. Zaten küresel boyutta emtia fiyatları yükselmeye başladı bile. Fakat asıl sıkıntılı olanı, yatırımlardaki azalma. Bu daha da büyük boyutlara ulaşabilir. Kamu harcamalarındaki hızlı artışla ortaya çıkan iç borçlar ise faizleri hızla yükseltir. Yani ekonomik canlanma büsbütün gecikir. Bozulan moraller de buna katkı yapar.

Özetle, IMF ile anlaşılmazsa Türkiye batmaz. Ama çıkış daha zor olur.

Read more...

Özelleştirmeler bu yıl bitirilecek

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2004 yılında hazırladığı Elektrik Sektörü Strateji Belgesi'nin güncellenmiş hali için Yüksek Planlama Kurulu'nda (YPK) imzaların tamamlandığı öğrenildi.

Aradan geçen 5 yılda strateji belgesindeki birçok ev ödevi zamanında yerine getirilemedi. Bu nedenle yeni bir strateji hazırlandı. Buna göre dağıtım özelleştirmelerinin bu yıl içinde büyük ölçüde tamamlanması ve üretim özelleştirmelerine ise başlanması hedefleniyor. Kriz ortamında bu ihalelere yatırımcı ilgisinin nasıl çekileceği ise merak konusu oldu. Ancak özelleştirmelerde kriz ortamı dikkat alınarak gelir odaklı bir yaklaşım izlenmeyecek. Bir önceki strateji belgesinden farklı olarak, güncellenmiş halinde nükleer santral ile yenilenebilir enerji kaynakları ön plana çıktı.

Üretimde ihaleler ikinci yarıda

Strateji belgesine göre elektrik üretim özelleştirmeleri için EÜAŞ bünyesindeki santrallar yeniden gruplandırılacak. Ön çalışmaların ise gelecek birkaç ayda tamamlanması ve yılın ikinci yarısında ise ihale sürecine girilmesi hedefleniyor. İşletme ve bakıma ihtiyacı olan santrallar ile zorunlu yatırımlar ise özelleştirme sürecinden bağımsız olarak aksatılmadan devam ettirilecek. Üretim özelleştirmesi için ihale yöntemi de yakın bir zamanda belirlenecek. Dağıtım özelleştirmelerinde ise bu yıl sonunda tamamlanma aşamasına gelinmesi bekleniyor.

İnşa halindeki kamu yatırımları da hızlandırılacak. Böylece ekonomik kriz sonrasında artması beklenen elektrik ihtiyacına da cevap verilmesi sağlanacak. Kamunun yatırımını hızlandırmak istediği projeler içinde tartışmalı Ilısu Barajı ve Akköprü, Çine, Deriner gibi hidroelektrik santralları da bulunuyor. Bakanlığın uzun zamandır mali uzlaştırma sistemine entegre etmeyi istediği bankacılık sistemi için de adım atılması sağlanacak ve ödemelerin banka hesapları üzerinden gerçekleştirilerek ödemelerin aksatılmaması sağlanacak.

Tüketiciye AB modeli özgürlük

Piyasaya açıklık oranı ise yükseltilecek. Yani tedarikçisini seçme özgürlüğüne sahip tüketici (serbest tüketici) sayısı artırılacak. 2011 sonuna kadar konut aboneleri dışındaki bütün tüketicilerin yani sanayi grubunun kendi tedarikçisini seçme özgürlüğüne sahip olması sağlanacak. 2015 yılından itibaren de konut aboneleri de artık kendi tedarikçisini seçebilecek. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde de tedarikçiyi serbestçe seçme özgürlüğü bulunuyor.

Linyit kaynakları ve taşkömürü kaynaklarının 2023 yılına kadar elektrik üretimi amacıyla değerlendirilmesi sağlanacak. Nükleerin payının üretim içinde 2020 yılına kadar en az yüzde 5 olması, yenilenebilir enerji kaynaklarının payının ise yüzde 25 olması hedefleniyor. Buna göre rüzgarda kurulu güç 2020 yılına kadar 20 bin MW'a çıkarılacak. Jeotermal potansiyelinin ise 2020 yılına kadar hepsinin devreye sokulması hedefleniyor. Hidroelektrikte ise potansiyelin tamamının üretim amaçlı olarak 2023 yılına kadar kullanılması sağlanacak. Doğalgazın payı ise 2020 yılına kadar yüzde 30'un altına çekilecek. Doğalgazın şu anda elektrik üretimindeki payı ise ortalama yüzde 50 oranında bulunuyor.

Read more...

Borsalar çıkıyor ama

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, finansal krizin, ekonomik krize dönüştükten sonra ciddi bir insani ve sosyal kriz olasılığının bulunduğu söyledi.

Zoellick, Büyük bir finansal kriz gibi başlayan olay, çok derin bir ekonomik krize dönüştü ve şimdi büyük bir işsizlik krizine doğru gidiyor. Eğer önlem almazsak, çok önemli siyasi etkileri olan, ciddi bir insani ve sosyal kriz haline gelme riski bulunuyor uyarısı yaptı.

Borsalar çıkıyor ama

Robert Zoellick, İspanya’nın en büyük gazetesi El Pais ile yaptığı söyleşide, küresel kriz ve etkilerine ilişkin sorularını yanıtladı. Zoellick, finansal piyasaların bir miktar toparlandığını, bazı gelişmiş ve yükselen ülkelerde borsaların çıkmaya başladığını kaydederek, Ancak dikkatli olmak lazım çünkü üretim kapasitesi kullanımı hálá çok düşük olmayı sürdürüyor ve bu bir alarm sinyalidir dedi. Daralma frenlendiği için G-7 ve G-20 maliye bakanlarının bir miktar rahatlama işaretini verdiğini de belirten Zoellick, büyümenin düşük veya negatif olsa da senaryonun daha az kötü olduğunu söyledi. Zoellick Siz ne düşünüyorsunuz? sorusuna, Hiç kimsenin kesin olarak bilemeyeceği, çok yüksek bir belirsizlik ve risk var. Ve gelişmeye odaklanan, uluslararası finansal bir kuruluş riskleri görmezlikten gelemez karşılığını verdi.

Finansal rehabilite şart

Zoellick, En tehlikeli riskler nedir? sorusuna da, Birçok. Ancak belki en başlıca risk, finansal sistemi rehabilite etmeyi sürdürme gereğidir: ABD bu yönde adımlar attı ancak hala tüketici kredileri, kredi kartları veya emlak sektörü ile ilgili ciddi zorlukları olan bankalar var karşılığını verdi. Zoellick, krizin Doğu Avrupa’da yarattığı sorunlara değinirken de altı büyük Avrupa bankasının, bölgenin finansal sisteminin yüzde 90’ını oluşturduğuna işaret ederek, bu bankaların sermayelerini geri çekmesi halinde etkisinin çok olumsuz olacağını söyledi.

İşsizlik artıyor

Bu nedenle bu bankalara 31 milyar dolar sağladıklarını, AB’nin de 20 milyar doları bulacak bir katkısı olduğunu söyleyen Zoellick, toparlamanın ne zaman başlayacağı ilişkin bir soru üzerine de şu değerlendirmesini yaptı: Bazıları 2009 sonunda, bazıları 2010 başında diyor. Ne olursa olsun, uzun bir süre düşük düzeyde bir toparlama olacak çünkü sanayide kullanılmayan çok büyük bir kapasite var ve işsizlik artmaya devam ediyor. Ve bu popülist ve korumacı politikalar için çok uygun bir ortam oluşturuyor. Yükselen ülkeler arasında da büyük farklılıklar var.

’Kırılganlık Fonu’na 13 milyar dolar akacak

DÜNYA Bankası Başkanı Robert Zoellick, bir Kırılganlık Fonunu oluşturmaya çalıştıklarını vurguladı. Zoellick, Bu fona hükümetler canlandırma planlarının yüzde 0.7’siyle katkıda bulunacak. Bu da 12-13 milyar dolarlık bir gelir anlamına gelecek. Buna ek olarak da Almanya, Japonya ve belki İsveç’ten para eklenmesi gerekecek dedi

Read more...

Bu da küresel krizin `iyi` sonucu

21 Mayıs 2009 Perşembe

Küresel finansal kriz, ülkelerin cari açıklarında gerilemeyi sağladı. Türkiye de cari açığı gerileyen ülkeler arasında yer aldı.

Türkiye, geçen yıl en fazla açık veren 8. ülke konumundayken, bu yıl sıralamada 24. sırada olacak. Geçen yıl 41,4 milyar dolar cari açık veren Türkiye'nin, bu yıl 6,6 milyar dolar açık vermesi bekleniyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerinden yapılan hesaplamalara göre, bu yıl en fazla açık verecek ülkeler sırasıyla 393,3 milyar dolarla ABD, 75,5 milyar dolarla İspanya, 60,2 milyar dolarla İtalya olacak. 2008 yılında ABD 673,3 milyar dolar, İspanya 154 milyar dolar, İtalya 73,2 milyar dolar cari açık vermişti.

Geçen yıl 42,8 milyar dolar açık veren Avustralya'nın bu yıl 43,9 milyar dolar, 51,5 milyar dolar açık veren Yunanistan'ın 43,8 milyar dolar, 45,4 milyar dolar açık veren İngiltere'nin 40,7 milyar dolar, 33,3 milyar dolar açık veren Hindistan'ın 29,1 milyar dolar, 28,3 milyar dolar açık veren Brezilya'nın 23,1 milyar dolar, 15,5 milyar dolar açık veren Meksika'nın 20,8 milyar dolar ve 29,4 milyar dolar açık veren Portekiz'in ise 19 milyar dolar açık vereceği öngörülüyor.

Küresel krizin etkilerinin hafiflemesi cari açık rakamlarına artış olarak yansıyacak ve 2010 yılında Türkiye 8,3 milyar dolar, ABD ise 396,8 milyar dolar açık verecek.

Ancak, küresel krizin etkisiyle 2014 yılında dahi dünyanın büyük ekonomileri, kriz öncesi kadar cari açık vermeyecek. ABD'nin cari açığı 2014'de 476,8 milyar dolar, İspanya'nın 57,2 milyar dolar, İtalya'nın 66,8 milyar dolar, Avustralya'nın 34,4 milyar dolar, Yunanistan'ın da 36 milyar dolar olacak. Türkiye'nin cari açığı ise 2014 yılında 16 milyar dolar olarak gerçekleşecek.

145 ülke açık, 37 ülke fazla verecek

Bu yıl dünyada, 145 ülke açık, sadece 37 ülke ise cari fazla verecek. Cari fazla veren ülkeler arasında Çin, Japonya, Almanya, Norveç, İsviçre, Tayvan, Kuveyt, Malezya, İsveç ve Singapur bulunuyor. Krize rağmen bu yıl Çin 496,6 milyar dolar, Japonya 76,4 milyar dolar, Almanya ise 71,7 milyar dolar cari fazla verecek. Geçen yıl Çin 440 milyar dolar, Japonya 157,1 milyar dolar, Almanya ise 235,3 milyar dolar cari fazla vermişti.

Read more...

Ünlü ekonomist Yeşilada uyardı!

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Ünlü ekonomist Atilla Yeşilada son günlerde ekonomide yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

İşte Yeşilada'nın yazısı...

Her geçen gün piyasalarda fırtına gibi esen rallinin ekonomideki gelişmelerle en ufak bir alakası kalmadığına biraz daha ikna oluyorum. Japon ekonomisi 1Ç2009 yıllık %15 daralmış. ABD’de Nisan’da yeni inşaatlar yön değiştirip %13 düştü.

Ama, piyasalar Almanya’da güven endeksinin artması gibi ucuz bahaneler bulup yukarı doğru tırmanıyorlar. Çünkü tüm kürede bir likidite bolluğu var. Bundan yararlanan Wall Street bankaları da eski iş modellerine geri dönüyor. Hepsinin derdi sermaye bulup TARP borçlarını ödemek ve bir an önce dünyayı yıkımın eşiğine getiren risk-kaldıraç sarmalını yeniden başlatmak. Eğer buna izin verilirse, bu kriz asla bitmez. Çünkü, yatırımcı hedge fonları affetti. Hedge fonlar da yatırımcıya kendilerini affettirmek için çok yüksek getiriler elde etmek zorunda.

LIBOR’un 75 puana kadar düşmesi ve bankaların batmayacağına dair garantilerin verilmesi ile artık hedge fonlara borç vermenin de hiçbir riski kalmadı. Piyasalar ve ekonomiyi ayakta tutmak için çok uzun süre sıfır faiz politikası uygulamak zorunda kalan merkez bankaları bir kez daha mali piyasalara esir düştüler. Bu ralliler resesyonlarda hep yaşanmış, ve ardından aynı hızla satışlar gelmiş. Bu sefer baloncuk nerde patlayacak bilemem. Ama, bu baloncuğun Türkiye’de yarattığı sahte güven duygusu, artık IMF ile anlaşmayı rafa kaldırttı. Dün akşam Finans Kulüp’te konuşan TCMB Başkanı Durmuş bile IMF’siz B Planın’dan bahsediyor. Bankalar da hazırlığa başladı.

Hazine cephesinde ise adeta bizi 2001’e sürükleyen süreçlerin bir tekrarı sahneliyor. Hükümet TMO’ya özel tertip kağıt ihraç ediyor. Belki de Kredi Garanti Fonu’nu Finanse etmek için bankalara da aynı yöntemi uygulayacak. Özel tertip DİBS ihracı. Arkasından, devlet bankalarına karşılığı ödenmeyen görev zararları ve müteahhit senetleri mi gelecek Normal zamanlarda piyasa disiplini bu tür sorumsuz davranışları cezalandırır. Ama piyasaların artık getiri elde etmek için en arsızlaştığı dönemdeyiz. Kendilerinin hergün yaptıklarını yapma hakkını Ankara’dan esirgemezler. Karşılıklı bir ahlaki riziko almış başını gidiyor.

Dikkat ederseniz “akıllı oyuncular”, yani bankalar ekonomin geleceğine hiç yatırım yapmıyorlar, yani kredi portföylerini artırmıyorlar. Döviz sepeti tüm sıcak para girişine rağmen aşağı gelmiyor. Ekonomiye güven duyduklarını her ankette ifade eden iş dünyası eline cebine sokup yeni fabrika kurmuyor. Çünkü, bu oyunun sürmeyeceğini aklı başında herkes biliyor. Bu şartlar altında piyasaları öngörmek rulette çıkacak numarayı tahmin etmeye benziyor.

Çünkü artık piyasaların ucuz mu pahalı mı, ya da hangisinin diğerine göre ucuz olduğunu değil, şişen birbalonun ne zaman patlayacağını öngörmek zorundayım. Bunu da bana okulda öğretmediler. Yarın da olabilir, daha 3 ay da sürebilir. Ama, mal pahalı, ben almam. Karımı nakde çevirir, balonun sönmesini beklerim. Çünkü o zaman da hak ettiğinden daha ucuz olacak, yepyeni fırsatlar çıkacak.

Read more...

Dolar yılbaşı seviyesine geri döndü

ABD Doları bu yılın başlarında bulunduğu seviyeleri bir kez daha test ediyor.

En son 7 Mayıs Perşembe günü 1,5500 liranın altına inen dolar bugün 1,5400 lira seviyelerine kadar geriledi. Pazartesi günü kapanışta 1,5540 lira olan ABD Doları güne 1,5400 liradan başladı. Daha sonra 1,5400-1,5450 bandında seyreden dolar bankalar arası piyasada da satışta 1,5380-1,5440 lira seviyesini koruyor.

Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,3637 sterlin-dolar paritesi 1,5504 yen-dolar paritesi ise 95,93 düzeyinde seyrediyor. 2009 yılına 1,5350 lira seviyelerinde başlayan dolar 9 Mart günü 1,8300 lira seviyelerine kadar yükselerek tarihi rekor kırmıştı.

Read more...

Kart sahteciliğinde büyük düşüş

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Sertaç Özinal, kart sahteciliği giderlerinin, şifreli döneme geçişin başlamasından bir yıl öncesine göre, yaklaşık yüzde 80 oranında düşüş gösterdiğini bildirdi.

BKM'den yapılan yazılı açıklamada yer alan verilere göre, Chip&PIN uygulamasıyla kart sahteciliği giderleri önemli ölçüde azaldı. Bu gider, 2005 yılında 26 milyon 585 bin 637 lira iken, 2008'de 6 milyon 199 bin 75 lira oldu.

BKM verilerine göre, 2008 yılı, bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında, internet üzerinden yapılan alışveriş, her gün artmasına rağmen, internet alışverişlerindeki sahtecilik giderlerinin düştüğü gözlendi. 2007'de 9 milyon 276 bin 337 lira olan tutar, 2008'de 7 milyon 812 bin 5 liraya düştü.

“KREDİ KARTI SAHTEKARLIĞI CİROSU, AVRUPA'NIN 5 KAT GERİSİNDE”

BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, kayıp, çalıntı ve sahte kart giderlerinden oluşan kart sahteciliği giderlerinin, şifreli döneme geçişin başlamasından bir yıl öncesine göre, yaklaşık yüzde 80 oranında oldukça belirgin bir düşüş gösterdiğini, son yıllarda gelişen teknolojiye paralel olarak, elektronik ticarette güvenlik sağlama amacıyla oluşturulan 3D Secure güvenlik sistemiyle de, kart sahteciliği giderlerinde düşüş gerçekleştiğini belirtti.

Özinal, Chip&PIN ile kredi kartı kullanımında şifre uygulamasına birçok Avrupa ülkesinden önce geçen Türkiye'nin kart güvenliğini sağlama konusundaki başarısının, “Avrupa'daki birçok ülkeye örnek teşkil edecek düzeyde” olduğunu ifade etti.

Avrupa'da her 10 bin avroluk kredi kartı harcamasının ortalama 8 avrosunu sahtecilik cirosunun oluşturduğunu açıklayan Özinal, Türkiye'de ise kredi kartı sahtecilik cirosunun her 10 bin avroluk harcamanın 1,7 avrosunu oluşturduğunu kaydetti.

Özinal, “Ülkelere göre toplam kredi kartı cirosu içinde toplam sahtecilik cirosunun payına bakıldığında Türkiye'de sahtecilik cirosunun Avrupa'ya göre ciddi düzeyde düşük olduğu görülüyor. Türkiye'de kredi kartı sahtekarlığı cirosu Avrupa'nın 5 kat gerisindedir” değerlendirmesinde bulundu.

Kart sahtekarlığı ile mücadelede, Chip&PIN, 3D Secure gibi sistemlerin alt yapılarına ciddi yatırımlar yapan BKM'nin, devam eden “Kart Bilinci Kampanyası” ile kart kullanıcılarını doğru kredi kartı kullanımı konusunda bilinçlendirme çalışmalarını sürdürdüğünü hatırlatan Özinal, şu uyarıda bulundu:

“Kart sahtekarlığı ciddi oranda azaldı. Bugün her şey yolunda ama yine de tedbiri elden bırakmayın; kart bilgilerinizi ve şifrenizi kimseyle paylaşmayın, şüphelendiğiniz her hareketi ve işlemi bankanıza hemen bildirin.”

www.kartbilinci.com sitesinde paylaşılan bilgilere göre, kredi kartının çalınması veya kaybolması durumunda, hemen bankanın aranarak kartın iptal edilmesi, sahte başvuruların önüne geçilebilmesi için kredi kartlarının yanı sıra nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport gibi belgeler çalındıysa veya kaybolduysa, durumun mutlaka polise, hatta savcılığa bildirilmesi ve tutanak tutturulması, kartın ATM'de alıkonması durumunda hemen şubeye ya da bankaya başvurulması, ATM kullanımı sırasında yardım etmek amacıyla teklifte bulunan kişilerin yardım tekliflerinin kabul edilmemesi gerekiyor.

Sitede kart kullanıcılarına, şifrelerinin, doğum tarihi, hesap müşteri numarası, nüfus cüzdanı numarası, ardışık sıralı sayılar, telefon numarası ya da iş yeri sicil numarası gibi kolay tahmin edilebilir numaralar olmamasına dikkat etmeleri konusunda önerilerde bulunuluyor.

Fiziksel olarak kredi kartlarının POS cihazından geçmesini gerektirmeyen posta/telefon ile satış ve internet işlemlerinde de güvenlik konusuna işaret edilen sitede, bu kapsamda kart kullanıcılarına çeşitli uyarılarda bulunuluyor.

Read more...

Yabancı yatırımcıların payı yükseldi

Yabancı yatırımcıların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) payı, önceki haftaya göre artarak yüzde 63,97'ye yükseldi.

Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 15 Mayıs 2009 tarihinde yabancıların hisse adedi bakımından borsadaki payı yüzde 52,38 olurken, piyasa değeri açısından payı ise yüzde 63,97 olarak gerçekleşti.

Yabancılar, bu tarih itibariyle 13 milyar 11 milyon 387 bin 802 adet hisse ile toplam 51 milyar 560 milyon 128 bin 290 lira tutarında piyasa değerini ellerinde bulundurdu. Yabancıların 8 Mayıs 2009 tarihinde İMKB'deki payı yüzde 63,91 seviyesindeydi.

Read more...

Yaş çay alım fiyatı açıklandı

14 Mayıs 2009 Perşembe

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 2009 yılı yaş çay alım fiyatını, 79 kuruş, destekleme primi de 11,5 kuruş olmak üzere 90,5 kuruş olarak açıkladı.

Bakan Eker, ÇAYKUR Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen toplantıda, bugünün Dünya Çiftçiler Günü olduğunu hatırlatarak, çiftçileri kutladı, bereketli bir mahsul sezonu dileğinde bulundu.

Daha sonra 2009 yılı yaş çay fiyatını açıklayan Eker, şunları kaydetti:

“2009 yılında ÇAYKUR'un alacağı çay için fiyat 79 kuruş, 11,5 kuruş da destekleme primi uygulanacak. Toplamda çiftçimizin cebine 90,5 kuruş girecek. Artış yüzde 8'e yakın. Enflasyonu, ÜFE'yi hesaba kattığınızda ki, ÜFE geçen 12 aya göre -0,35. ÜFE'ye göre reel artış, yüzde 8,25 oranında ve bu 57 cente tekabül etmektedir. Bunun hayırlı olmasını diliyorum. Gönlümüz bunun üreticilerimiz açısından daha çok olması ama aldığımız çayın işletme maliyeti, dünya piyasasındaki durumunu da dikkate almak durumundayız.”

Read more...

Vergi listelerinde inşaat firmaları nerede?

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Dünkü gazetelerde Kurumlar Vergisi’nde ilk 100’e giren şirketler vardı. Öncelikle elde ettiği gelirin bir bölümünü devlete vergi olarak ödeyen bu şirketlerin ortaklarını ve yöneticilerini kutlarım.

Listeyi incelerken gözüm gazete sayfalarındaki boy boy fotoğraflı röportajlarında ‘Satışa çıktığımız ilk günde dairelerin yüzde 70’ini sattık’ diyen büyük inşaat şirketlerini aradı, ancak bulamadım. Eğlence yerlerinin en görkemli masalarını kapan, first class uçan, bindiği otomobillerinin eşi olmayan, lafa gelince mangalda kül bırakmayan, devletten ve de özellikle TOKİ’den en fazla inşaatı kapan o büyük inşaat firmalarımız nerede? Bu inşaat firmalarının, “Dairelerin tamamını sattık” diye verdikleri mesajlar mı yalan, yoksa bol kepçe kazanmalarına rağmen, devlete verecekleri vergiyi mi vermediler?

İlk 100 listesinde sadece iki inşaat firmasına rastladım. 37 milyon TL ödeyen Cengiz İnşaat ve 27 milyon TL ödeyen EMAY İnşaat. Cengiz İnşaat, kamuoyu tarafından bilinen bir isim. Her hükümet döneminde devletten en büyük ihaleleri alan bir firma. Bu hükümet döneminde de Bolu Tüneli işini devralarak bitirdi. Özelleştirme İdaresi’nden de Seydişehir’deki Eti Alüminyum’u satın alarak bünyesine kattı.

İlk 100’de 62. sırada 27 milyon TL ile göz dolduran firma ise EMAY İnşaat. Bu inşaat firması öyle büyük iş yapan ve inşaat firmaları arasında ikinci sırada yer alması gereken büyüklükte bir firma değil. EMAY İnşaat, TOKİ’den hasılat paylaşımı yöntemi ile Batı Ataşehir’de KENT-PLUS adıyla 2 bin 44 konutluk inşaat projesi üstlenmiş bir firma. Oysa TOKİ’den bu firmanınkinden birkaç kat büyüklükte proje alan ve onunla da yetinmeyip devletin diğer kurumlarından da yol, baraj ve inşaat işi alıp vergi ödemeyen firmalar çoğunlukta. Nedense bu firmalar hep en ön sırada oturur, vergiye gelince onları salonun arkasında ayakta bile bulmanız mümkün değil.

Kazandığının bir bölümünü vergi olarak devlete ödeyen Cengiz İnşaat ve EMAY İnşaat’a bir vatandaş olarak teşekkür ederken, gazete sayfalarındaki o muhteşem demeçler ve eğlence yerlerindeki görüntülerinden fırsat bulup vergi de vermesi gerektiğini diğer inşaat firmalarımıza da hatırlatmak istedim.

Gecekondu yapımına yol verenler seçimden sonra neden yıkarlar

Türkiye garip bir ülke. Seçim üzeri, ya hazine arazisine ya da bir başka şahsın arazisi üzerine yapılan kaçak inşaatları hepimiz görürüz. Tapusu, projesi ve ruhsatı olmayan bu gecekondular yapılırken belediyeler seyrediyor. Hatta bazı siyasi partilerin belediye başkan adayları “Siz yapın, biz görmeyiz” diye el altından mesaj verir. Başkan adaylarımız bununla da yetinmez. Konuşmalarında gariban edebiyatı yaparak gecekondu yapımını bizzat teşvik ederler.

Gecekondulara elektik, su ve doğalgaz bağlayanlar da belediyelerimiz. İnşaat yapılırken, gecekondu sahibine gözüküp, elinde avcunda ne var ne yok alanların da belediyelerin denetimle ilgili yetkilileri olduğunu bilmeyen yok. Garip denilen vatandaş elinde avcunda ne var, ne yok hepsini toplar, bir miktar da borçlanarak demir, çimento, tuğla alır ve kondusunu gece değil gündüz kondurur. Belediye de bunu seyreder.

Seçim biter, o gecekondunun yapımına göz yuman belediye, bu kez çevik kuvvet polisini de yanına alır ve yıkıma gider. Tıpkı dün Ümraniye’de gerçekleşen yıkım gibi. Yapılırken belediyenin seyrettiği gecekondu, dün belediye yıkım ekipleri ve polis nezaretinde yıkıldı. O manzara içler acısı idi.

Yalvaran mı, haykıran mı, kendisini kepçenin önüne atan mı, hangisini anlatayım. Ancak hepimizin hatırasında kalan, zavallı kepçe operatörünün boynundan ve kasığından vurulması. Bence bunun bir tek suçlusu var, o da kaçak yapıya yapılırken göz yuman belediye. Hesap sorulacaksa başta belediye başkanı olmak üzere, tüm belediye yetkililerinden hesap sorulmalı.

Read more...

15 soruda kat mülkiyetine geçiş

Emlak vergisi tahsilatını hızlandırmak ve buradan elde edilen geliri artırmak amacıyla hükümet kat irtifaklı tapuların kat mülkiyetine çevrilmesi için bir yasa çıkardı. 28 Kasım’a kadar kat irtifakı tapusunu kat mülkiyetine dönüştürmeyenlere 1000 lira ceza kesilecek

Kat mülkiyeti tapusu alabilmek için binanın iskânlı olması şart. İstanbul’da binaların yüzde 70’i iskânsız. Daire sahipleri bireysel olarak iskân başvurusu yapamıyor. İskân işlemleri sadece müteahhitin elinde olan belgelerle yapılabiliyor. Binlerce binanın müteahhidi şirketini kapatmış ya da vefat etmiş olduğundan müteahhidi ve bu belgeleri bulmak hiç kolay olmayacak.

İskân alma imkânı olmayan binlerce kişi mecburen 1000 lira cezayı ödemek zorunda kalacak. Ama 1000 lira cezayı ödeyerek kurtulmak da mümkün olmayacak. Yasa, ceza ödense dahi kat mülkiyetine geçişi zorunlu kılıyor. Ancak 1000 liralık cezanın bir kere mi, her yıl mı ödeneceği yönetmelikle belli olacak. İskân alma imkanı olmayan binalarda kat mülkiyetine geçemeyenlerin ceza ödemek zorunda kalmasının, vergide adil olma ilkesiyle çeliştiği ileri sürülüyor.

Taşınmaz Değerleme Müşavirlik (TADEM) Yönetim Kurulu Başkanı ve emekli tapu müdürü Ali Çetin Önder, bu durumda hükümetin bir iskân affı çıkartmak zorunda kalabileceğini söylüyor. Kat mülkiyetli tapuya geçiş hakkında merak edilenleri Önder’e sorduk. Aldığımız yanıtlar şöyle:

Emlak vergisini artırmak için kat mülkiyeti getirildi

Kaç çeşit tapu var?

- İki tür tapu var: Kat irtifaklı ve kat mülkiyetli.

Aralarındaki fark nedir?

- Kat irtifaklı tapu, arsa tapusu olarak bilinir. Konutun ya da işyerinin metrekaresi değil, konut/işyeri başına düşen arsa miktarı yazılır. Daire; arsa, bağ, bahçe, tarla olarak görülür.

Kat mülkiyetli tapuysa, iskân alındıktan sonra konutun ya da işyerinin özelliklerinin yazıldığı tapudur. Bu tapuda konut/işyeri, bağımsız bölüm olarak yazılır. İskân alınınca kat mülkiyeti tapusuna geçmek gerekir.
Devlet kat irtifaklı tapuları neden kat mülkiyetine dönüştürme kararı aldı?

- Kat irtifaklı tapular emlak vergisinde bedel kaybına neden oluyordu. Örneğin kat irtifaklı binalarda vergi 10 liraysa, kat mülkiyetine geçildiğinde aynı binadan 100-200 lira emlak vergisi alınabiliyor.
Kat irtifaklı tapular neden zamanında kat mülkiyetine dönüştürülmüyor?
- Genelde projeye aykırı işler yapıldığı için iskân ruhsatı almak mümkün olamıyor ya da emlak vergisinden kaçınmak için iskân ruhsatı alınmıyor.

Binanın iskânı varsa kat mülkiyetli tapu kolay
Kat irtifaklı tapuyu kat mülkiyeti tapusuna dö-nüştürmek için ne gerekiyor?

- Gerekli belgelerle belediyeden iskân alınmalı.

Kat irtifaklı tapu sahipleri iskan alabilir mi?

- Binanın iskânı varsa, bina yöneticisi bütün dairelerin belgelerini toplayıp tapuya verecek. Cins tashihi yapılarak kat irtifakı kat mülkiyetine dönüştürülecek.

Cins tashihi için ne tür belgeler isteniyor?

- Belediyeden izin yazısı alınacak. Bu yazıyla Kadastro Müdürlüğü’ne gidilecek. Kadastro Müdürlüğü mülkü paftasına işleyecek. Daha sonra Tapu Müdürlüğü’ne gidilerek bina olduğu tescil edilecek.

Cins tashihi yaptırmak kaç liraya malolur?

- Döner sermayeyle birlikte toplam 250 lira masrafı olur. Bir de Doğal Afet Sigortası yapılması isteniyor.

Bireysel olarak iskân almak mümkün değil
Binanın iskânı yoksa, daire sahibi bireysel olarak iskân çıkartabilir mi?

- Bireysel olarak iskân alabilmek mümkün değil. İskânı alabilmek için sadece müteahhitte olan belgelerin ilgili idarelere verilmesi gerekiyor. Müteahhit şirket kapanmış, şirket sahibi ölmüş olabilir.

Bu durumda olanlar ceza ödeyecek mi?

- Evet, ya 1000 lira ceza ödeyecekler ya da devlet iskân affı çıkaracak. Nasıl ki 1957’den önce yapılan bütün binalar iskânlı kabul edildiyse, yine bir tarih saptanarak ‘bu tarihten önce yapılanlar iskânlıdır’ denilecek.
Bireysel olarak iskân alma imkânı olmayanlar, kat irtifaklı tapudan kat mülkiyetine nasıl geçecek?

- Geçemeyecek. Ve ceza ödemek zorunda kalacak.
Kat mülkiyeti tapusuna geçenler, eskisine göre ne kadar fazla emlak vergisi ödeyecek?

- Vergideki artış oranı yüzde 300’den aşağı olmaz. Ödenecek vergide dört-beş kat artış olur.

Bu durumda ceza ödemek daha cazip gelebilir...

- Evet bu konuda Vergi Konseyi’ne rapor vererek vergi oranlarının düzeltilmesini talep ettik.

1000 liralık ceza dışında bir müeyyide olacak mı?

- Ceza ödeyip de kurtulmak yok. Mecburen kat mülkiyetine geçilecek.

Katları bölünerek daire yapılan yalıların durumu
Müstakil bina olarak inşa edilen ancak daha sonra tadilat yapılarak içinde farklı daireler oluşturulan yalıların durumu ne olacak?

- 1957’den önce inşa edilenler zaten iskanlı kabul ediliyor. Bu tarihten sonra tadilat yapılarak içi ayrı dairelere dönüştürülmüşse, bu tadilatın öncelikle Anıtlar Kurulu ve belediyeden onaylatılması gerek. Onaylıysa zaten kat mülkiyeti var demektir. Yalılarda kat irtifakı olmaz. Yani 28 Kasım’a kadar olan konu onları ilgilendirmiyor

Read more...

Turizmciler yine KDV indirimi istedi

TURİZM, çimento, demir çelik ve denizcilik sektörleri ile süt üreticileri başta olmak üzere birçok sektör, vergi indirimi için Maliye’ye başvurdu.

Vergisi düşen sektörlerde uzatma istiyor. Bu taleplerin bir bölümü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı kanalıyla, diğerleri de meslek örgütlerince ilgili kuruluşlara iletilirken, Maliye Bakanlığı yetkilileri, ’’Bizden vergi indirimi talep etmeyen sektör neredeyse yok gibi’’ dedi.

Maliye’den ekonomik krizi gerekçe göstererek vergi indirimi isteyen sektörler arasında turizm sektörü de yer aldı. 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren yüzde 18 yerine yüzde 8 KDV’ye tabi olan turizm sektör temsilcileri, Küresel krizden en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyoruz.

Turistik işletmeler zor durumda. Otomotiv, beyaz eşya ve diğer alanlarda süreli vergi indirimlerine gidildi. Turizm sektöründe de KDV oranı, 3 ay süreyle yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülsün’’ talebiyle Maliye’nin kapısını çaldı.

Ancak, turizmcilere ’’KDV oranınızı 2008 yılı başında yüzde 18’den yüzde 8’e düşürdük. Seyahat acenteleri tarafından müşteriye aktarılan geceleme hizmeti tutarı ve buna ilişkin aracılık bedellerine de yüzde 8 KDV uygulanmasını kararlaştırdık. Artık turizm sektöründe yeni bir vergi indirimi olmaz’’ yanıtı verildi.

Read more...

Kararlıyız, dolar güç kazanacak

Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, 19 büyük bankanın katıldığı stres testinin ABD bankacılık sistemine olan güveni artırması gerektiğini söyledi.

Bernanke, stres testi işleminin, bankaların gelecekteki kayıpları ve sermaye ihtiyaçları konusunda üzerlerine yüklenen belirsizliğin düşürülmesi konusunda yardımcı olacağını ancak bunun zaman alacağını belirtti.

Stres testi sonuçlarına göre, Bank of America, Wells Fargo & Co ve Citigroup'un da içinde bulunduğu 10 banka, sermayesini toplam 75 milyar dolar artıracak. Geriye kalan 9 bankanın ise sermayesi yeterli bulundu.

Devlet sermayesinin hızla küçülmesiyle birlikte, 2 ya da 3 yıl içinde bankacılık sisteminin sağlığına kavuştuğunu görmeyi umduklarını ifade eden Bernanke, yaşanılanların, sadece tek tek şirketlerin güvenlik ve sağlamlığının değil bütün mali sistemin gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu kaydetti

Read more...

Allah, Türkiye`nin yüzüne baktı

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ekonomik krizin etkilerinin, AK Parti iktidarı sayesinde Türkiye'de en az şekilde hissedildiğini ileri sürerek, Şu anki global ekonomik kriz, 7 yıl önce olsaydı, Türkiye 70 yılda toparlanamazdı. Allah, Türk insanının yüzüne baktı dedi.


AK Parti Kayseri İl Başkanlığı'nın İl Danışma Kurulu toplantısı, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda dün yapıldı. Toplantıda konuşan Bakan Yıldız, Türkiye'nin aktif büyüklüğünden daha büyük aktifi olan şirketler bulunduğunu,bu şirketlerden bazılarının sıkıntıya girdiğini belirterek, Türkiye, kalkınmasını liberalleşmeyle, kamu kaynaklarıyla olduğu kadar, özel sektör kaynaklarıyla beraber sağlayabileceğine karar verdi. O zaman hukuk içerisinde kamu kaynaklarını kullanarak özel sektörün önünü açmamız lazım. Bununla alakalı yardımları had safhaya çıkarmamız lazım diye konuştu.

İşçi istihdamı için kamu kesiminin milyonlarca dolar harcadığını ifade eden Yıldız, şöyle devam etti: Bin işçi çalıştıran bir özel sektör, devleti yaklaşık 50 milyon dolarlık yükten kurtarmış oluyor. Kamu ve özel sektör, ayrılmaz bir bütün. O yüzden hiçbir kompleks yapmadan, kamu ve özel ayrımı yapmadan mutlaka istihdamın önündeki engelleri, işsizlikle ilgili problemleri bertaraf etmemiz lazım. Bununla alakalı çalışmalarımız var.

Read more...

Sanayi üretimi çöküyor

8 Mayıs 2009 Cuma

Türkiye'nin sanayi üretimi Mart ayında, 2008 yılının aynı ayına kıyasla yüzde 20,9 oranında azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2009 Mart Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarını açıkladı.

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2009 yılı Mart ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre Madencilik ve Taşocakçılığı sektörü endeksinde yüzde 9,7, İmalat Sanayi sektörü endeksinde yüzde 23,5, Elektrik, Gaz ve Su sektörü endeksinde yüzde 3,3 azalış gözlendi.

En yüksek daralma ise yüzde 53,1 ile otomotiv sektöründe yaşandı.

Read more...

Borsa 35 bin puanı zorluyor

7 Mayıs 2009 Perşembe

İMKB Bileşik Endeksi, yaklaşık 8 aylık aranın ardından tekrar 34.000 puan seviyelerine ulaştı.

İMKB Bileşik Endeksi en son 3 Ekim 2008 Cuma günü 34 bin 553 puandan kapanmış, 2009 yılı Mart ayı ortalarında 22 bin 500 puan seviyelerine kadar gerilemişti.

İMKB Bileşik Endeksi birinci seansta, dünkü ikinci seans kapanışına göre 590 puan artarak 34 bin 307 puan seviyesinde açıldı.

Hisse senetleri, bu seviyede ortalama yüzde 1,75 oranında değer kazandı.

Borsa 35 bin puanı zorluyor

Borsa ilk seansı bin 12 puanlık yükselişle 34 bin 729 puandan tamamladı. Hisse senetleri bu seviyede yüzde 3,00 oranında değer kazandı.

Read more...

Porsche ve Volkswagen birleşecek

Otomobil üreticileri Porsche ve Volkswagen birleşecek.

Porsche'den yapılan açıklamada, iki şirket yönetimi arasında haftalar süren görüşmelerin ardından Volkswagen ile birleşme konusunda anlaştıklarını söyledi.

Açıklamada, şirketin, “bütünleşmiş imalatçı bir grubu yaratmayı” istediği belirtildi. Grubun nasıl şekilleneceği gelecek 4 hafta içinde belirlenecek.

Read more...

Kredi kartı aidatı 3 yılda bir olacak

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Kredi kartlarının geçerlilik süresinde bir kez üyelik ücreti alınması gündemde. Alınan üyelik ücretinin üst sınırı da Merkez Bankası tarafından belirlenecek.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bankalar ve tüketiciler arasından en fazla anlaşmazlığa neden olan konuların başında gelen kredi kartı üyelik ücretine yeni düzen getiriyor.

Buna göre, bankalar kredi kartı sahibi müşterilerinden, kartın geçerlilik süresi boyunca bir kez üyelik ücreti alabilecek. Kartların geçerlilik süresi 3 yıldan az olmayacak.

Böylece bankalar 3 yılda bir kredi kartı üyelik ücreti alabilecek. Tüketici 14 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin tüketici kredisi sözleşmesinden vazgeçebilecek.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’na son şeklini verdi. TBMM’ye sevk edilmesi planlanan tasarıya göre, bankalar kredi kartı üyelik ücretini yıllık olarak alamayacaklar. Üyelik ücretinin üst sınırı Merkez Bankası tarafından belirlenecek. Yeni kanunun yürürlük tarihinden önce sözleşmesi imzalanan ve edinilen kredi kartları ise geçerlilik tarihinin bitiminden sonra yeni düzenlemeye tabi olacak.

Bankalar istedi, değişti

Sanayi Bakanlığı tüketici mevzuatına ilişkin tasarıyı ilk kez geçen yıl görüşe açmış ve talepler doğrultusunda yeniliğe gitmek için çalışma başlatmıştı. Tasarının görüşe açılan ilk halinde üyelik ücretinin sözleşme sırasında bir kez alınması hükmedilmişti. Ancak bankaların her kart için sadece bir kez aidat ödenmesine itiraz ettiği ve bu nedenle aidat ödemesinin geçerlilik süresi ile sınırlandırıldığı belirtildi.

Tüketici kredisini erken ödemeye ceza!

Tasarı ile tüketici kredileri de düzenlendi. Buna göre, tüketici 14 gün içinde hiç bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin tüketici kredisi sözleşmesinden vazgeçebilecek.

Cayma hakkını kullanan tüketici anaparayı ve kredinin kullanıldığı tarihten anaparanın geri ödendiği tarihe kadar olan sürede tahakkuk eden faizi gecikme olmadan ve en geç cayma bildirimini kredi verene göndermesinden sonraki 30 gün içinde ödemekle yükümlü olacak.

Tasarıya göre, kredisini sözleşmesel faiz oranının sabit olduğu dönem içinde erken ödeyen tüketiciden tazminat alınabilecek. Bu uygulama şimdiye kadar sadece mortgage kredilerinde uygulanıyordu.

Söz konusu tazminat, erken ödeme ve kredi sözleşmesinin sona erme tarihi arasındaki sürenin bir yılı aşmaması durumunda erken ödenen kredi tutarının yüzde 0.5’ini, bir yılı aşması halinde ise erken ödenen kredi tutarının yüzde 1’ini geçmeyecek. Tazminat, tüketicinin erken ödemesi ile sözleşmenin sona erme tarihi arasındaki dönemde ödemesi öngörülen faizin tutarını aşmayacak.

Read more...

Borsa 33 bini geçti dolar düşüyor

5 Mayıs 2009 Salı

Piyasalarda yaşanan bayram havası bugün de devam ediyor. Borsa 33 bin puan seviyesini de aşarken, dolar 1.56 TL sınırına kadar geriledi. Uzmanlar ise yaşanan hareketin devam etmeyeceği konusunda ikiye bölündü.

Uluslararası piyasaların desteğini arkasına alan İMKB, içeride de IMF'ye yönelik beklentilerle çok hızlı hareketler gerçekleştiriyor. IMF'den 50 milyar dolar geleceğine ilişkin spekülasyonlar, faizdeki gerileme ve enflasyondaki düşüşün verdiği moral ile birlikte İMKB Ulusal 100 Endeksi 3 Ekim 2008 tarihinden itibaren ilk kez 33 bin puan barajını aştı.

İMKB günün ilk yarısını yüzde 3.28 artışla 33 bin 226 puandan tamamladı.

Piyasadaki hareketi değerlendiren uzmanlar, İMKB'nin son iki ayda yüzde 40'ın üzerinde prim yaptığına işaret ediyor. Bu yükselişin arkasında uluslararası piyasalardaki hareketin yanı sıra içeriye yönelik beklentilerin de önemli rol oynadığını belirten uzmanlar, özellikle son haftalarda bankalara yönelik iyimser bilanço beklentilerinin yükselişin ivmesini hızlandırdığına işaret ediyor. Ayrıca uzmanlar, faizlerdeki gerileme ile birlikte borsanın alternatif yatırım araçları içerisinde öne çıktığını ve İMKB'nin bu avantajı son derece iyi kullandığını ifade ediyor.

Borsadaki bu hızlı yükselişin ardından piyasaların şimdi yanıtını aradığı soru ise bu yükselişin devam edip etmeyeceği yönünde. Bu konuda artık yükselişin son dönemlerine yaklaşıldığı yorumları ağır bassa da ters görüşler de mevcut.

ARTIK SATIŞ ZAMANI GELDİ

Global Yatırım Menkul Değerler Stratejisti Arzu Odabaşı, borsada hedef olarak 34 bin seviyesini belirlediklerini ve artık o seviyeye ulaşmaya çok az kaldığına dikkat çekti. İMKB'nin mart ortasından bu yana yüzde 40 prim yaptığını belirten Odabaşı, "Bizce bundan sonra kademeli olarak satış yapma zamanı geldi. Genel resimde ekonomilerin tekrar iyileştiğine dair bir veri yok. Sadece diplerde kıpırdanmalar var" dedi.

Borsada birikim dönemi ve prim dönemlerinin tamamlandığına işarete eden Odabaşı, şimdi ise dağıtım dönemine hazırlık yapıldığını vurguladı. Odabaşı, "bu dağıtım dönemi çok sert bir şekilde aşağı gelinmesine de neden olabilir, borsa yavaş yavaş da düşebilir. İkisi de olabilir" dedi.

YAŞANAN HAREKET DEVAM EDECEK

Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç ise yaşanan hareketin daha devam edeceğini söyledi. Yurtdışındaki balonun sürdürülebilir olduğunu Türkiye'de ise bir balon olmadığını ileri süren Toğuç, şöyle devam etti:

"dot.com çılgınlığında da balon vardı ve bu bayağı bir sürdürüldü. O kadar çok likidite verildi ki piyasaya. Mortgage faizlerinin de düşmesi ile herkesin elinde önemli oranda harcanabilir gelir kaldı.

Türkiye'de borsa diğer ülkelere göre daha fazla yükseldi ve bu da Türkiye ile ilgili beklentilerin çok güçlü olduğunu gösteriyor. Ben kriz nedeniyle kesilen iç talebin tekrar toparlanacağını, işsizliğin de sezon etkisiyle yatışacağını düşünüyorum. Bence piyasalarda önümüzdeki 1-2 seneyi satın almak için çok uygun bir dönem."

Read more...

Piyasa Yorumu

4 Mayıs 2009 Pazartesi

ABD ve Uzakdoğu borsalarının günü artıda kapatmasının yanı sıra vadeli borsaların da pozitif seyretmesi ve kurların düşüşünü sürdürmesi nedeniyle IMKB'nin güne 31.800 civarından başlamasını bekliyoruz.

ABD'de geleceğe yönelik sinyal veren ekonomik verilerin daha öncelikli olarak baz alınmak istenmesi ve bu doğrultuda da tüketim ve tüketici güveni tarafını ilgilendiren bazı verilerin pozitif gelmesi, risk faktörlerinin ve olumsuzlukların şimdilik göz ardı edilmesi ve borsalarda iyimserliğin satın alınmak istenmesi gibi nedenler geçen hafta yurtdışı borsaların yükselişine devam etmesine neden oldu. Chrysler'in iflas başvurusunda bulunmasında Fiat'la kurulacak ortaklık, stres testlerinin açıklanmasında tarihin 7 Mayıs'a ertelenmesi ve bazı bankaların sermaye gereksiniminin hiçbir bankaya el konulmayacağı ve bu bankaların dışarıdan sermaye bulabileceği gibi gerekçeler bu hafta da borsalarda olumlu tarafa oynanacağını gösteriyor. Geçen hafta bir risk unsuru olarak belirttiğimiz domuz gribinin yayılmasına rağmen artık bir risk olarak görülmediğini belirtmekte fayda var. Basına yansıdığı kısmıyla IMF ile 50 milyar $'lık anlaşma yapılacağı haberi Türkiye piyasalarının geçen hafta çok daha iyi performans göstermesine yol açmıştı ama biz Türkiye'nin 2009 yılında gerileyen cari açığın da etkisiyle bu büyüklükte bir anlaşma yapacağını düşünmüyor ve gerçekçi bulmuyoruz. Hafta sonunda bakanlıklarda yapılan değişikliğin ve IMF'nin kimi muhatap alacağının belli olmasının ardından sürecin biraz daha hızlanabileceğini ve olası anlaşmanın Mayıs ayı sonundan önce tamamlanabileceğini tahmin ediyoruz. Hafta sonunda doğalgaz fiyatlarının düşürülmesi özellikle elektrik, demir çelik, çimento şirketlerinin faaliyet giderlerine olumlu yansıyacağı için bu şirketler için doğalgaz fiyatlarının düşürülmesi pozitif bir gelişmedir. Teknik olarak 32.500 - 32.800 civarına kadar yükselişini sürdürebilecek olan IMKB-100 endeksi için yatırımcılarımıza tavsiyemiz temkinli iyimser olunması yönündedir. Destekler: 31.500 - 31.200 - 30.500, dirençler: 32.300 - 32.500.

Read more...

Abone Olursanız Haberiniz de Olur!

Aşağıdaki kutucuğa e-mail adresinizi yazıp gelecek olan onay linkine tıklayınız. Bu sayede en son borsa haberleri, borsa yorumları ve borsa tüyoları, e-mail adresinize gelecek.

|

Borsa-Tuyolari.Blogspot.Com

Bu sitede; başta Borsa Haberleri olmak üzere, ekonomi ile ilgili en son gelişmeleri bulabilirsiniz. Borsa Yorumları ve Borsa Tüyoları ile yatırımlarınız öncesi fikir edinebilir; Canlı Borsa bandı ile Hisse Senetlerini yakından takip edebilirsiniz. Bu site, yatırım danışmanlığı hizmeti vermemektedir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, bankalar ile kullanıcılar arasında imzalanan resmi bir sözleşme ile verilmektedir. Bu sitede, kişisel yorumlar da bulunabilir.
Bu blog, altyapısı Google tarafından sağlanan Blogger hizmetinden faydalanmaktadır.

Back to TOP