Global krizde sinsi oyunlar
5 Kasım 2008 Çarşamba
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde döviz kurlarının düşük kalması, hatta daha da düşürülmesi için George Soros ve benzeri diğer büyük global oyuncularca çok büyük çaba sarf edilmektedir.
Bunlar batının gelişmiş ekonomilerinin yöneticilerini ve merkez bankalarını, IMF ve Dünya Bankası gibi global finans kurumlarını da ortak amaçları konusunda ikna ettiler.
George Soros’un ve benzeri diğer büyük global oyuncuların aşağıda belirttiğim amaçlarına uygun olarak ABD Merkez Bankasından, batılı ve diğer gelişmiş ülkelerin merkez bankalarından, diğer güçlü bankalarından, Dünya Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası ve IMF den istedikleri şu şekilde özetlenebilir.
—ABD, Avrupa ve Japonya Merkez Bankaları'nın ve IMF'in bu maksatla Brezilya, Macaristan, Polonya ve Türkiye gibi ülkelerin merkez bankaları ile “swap” anlaşmaları yaparak onlara yeterli miktarda dolar kredi sağlanması istenmiştir.
—IMF döviz darlığı olan Türkiye, Macaristan, diğer doğu Avrupa ülkeleri, Pakistan gibi ülkelere popülist harcamalardan vazgeçmeleri koşulu bile aranmadan kolayca borç vermelidir.
—ABD ve Avrupa bankalarının gelişmekte olan ülkelere açmış oldukları kredileri geri istemesi engellenmelidir.
—ABD ve Avrupa gelişmekte olan ülkelere batıdan yapılacak ihracata da ihracat kredisi vermelidir ki gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelerin mallarını kolayca ithal edebilsinler.
George Soros gibi global fon sahipleri ve yöneticileri gerçekte niçin bu sürecin fikir babası olup başlattılar?
Aşağıda belirttiğim batılı ülke çıkarlarının yanı sıra, onlara ilave olarak hem bu fonların hem de batılı ülkelerin başka ortak çıkarları da bu süreci gerektiriyor. Bu fonların gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerdeki sıcak para (portföy) yatırımları, kriz nedeniyle merkezlerinde ortaya çıkan acil para ihtiyaçlarını karşılamak üzere, yerel para cinsinden (Türkiye’de lira cinsinden) yatırımlardan çıkması gerekiyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki döviz darlığı nedeniyle bu fonlar yerel paradan, örneğin Türkiye’deki lira portföylerinden dolara dönüşe geçince döviz kuru yükseliyor. Mesela Türkiye’de dolar kuru 1.8 olduğunda, elindeki lira portföyü ile sıcak para Türkiye’den 60 milyar dolar alıp merkezlerine götürebilecekken, dolar kuru 1.2 olduğunda 90 milyar dolar alıp götürebilecektir.
Yani sadece Türkiye’den aynı miktar lira ile 30 milyar dolar daha çok götürebilecektir. Brezilya, Meksika, Güney Kore, Singapur ve daha çok sayıda gelişmekte olan ülkeleri hesaba kattığınızda bu mekanizmanın Soros gibilere sağlayacağı fayda ( bu ülkelere vereceği zarar) yüzlerce milyar doları bulmaktadır. İşte Soros gibilerinin batılı devlet ve kurumları gelişmekte olan ülkelere kredi seferberliğine yöneltmesinin önemli sebeplerinden birisi budur. Lira portföylerinden daha çok dolar sağlamak. Halbuki IMF ve FED in bu ülkelere vereceği krediler dolar olarak verilecek ve dolar olarak herhangi bir erime, azalma söz konusu olmayacaktır.
Gelişmiş batı ekonomileri ve onların büyük oyuncularının çıkarları neleri gerektiriyor?
Global oyuncuların uygulamaya koydurduğu kredi mekanizmaları gelişmekte olan ülkelerin bağımlılığını artıracak ve batının mallarına harcama yapmalarını, batının üretimini ve gelirini artırmada ve durgunluktan çıkmasında etkili olacaktır.
Onlara göre, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin batının gelişmiş ülkelerinden ithalatları azalmamalı, mümkünse artmalıdır. Böylece gelişmekte olan ülkelerin ithalatı ile kendi ekonomileri taleple beslenip kendi vatandaşlarına gelir yaratırken (tabii ki bu Türkiye için yerli üretimi, vatandaşlarımızın gelirini azaltan tersine bir etkidir) aynı zamanda batı ekonomilerine bağımlılıkları devam edecek ve mümkünse artacaktır. Bu nasıl sağlanabilir. Elbette bu ülkeler borçlandırılarak. Batının serbest piyasa finans sistemi bu borçlandırmayı şimdiye kadar kendiliğinden yapıyordu.
Fakat şimdi krize girdi ve yapamıyor. O halde gelişmekte olan ülkelerin bu borçlanıp bağımlı kalma, kendi öz üretimlerine dönme yerine batıdan ithal etme alışkanlıklarını sürdürebilmeleri için batının büyük oyuncularının çareler bulmaları gerekiyor. Ne olabilir bu çareler? Batının özel sektör finans sistemi borçlandırmaya devam edemiyorsa o zaman devlet kurumları devreye girip Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri borçlandırmaya devam etmeliler. Batının büyük oyuncuları ve George Soros gibi büyük fonların sahipleri hemen konuyu pişirip batının kamu yöneticilerine benimsettiler ve hem IMF, hem de ( daha da ilginci tarihinde ilk defa) ABD Merkez Bankası (FED) gelişmekte olan ülkelere daha önce görülmedik bir şekilde borç verme yarışına girdiler.
ABD Merkez Bankası, George Soros’un ve batılı diğer büyük oyuncuların yukarıda özetlediğim isteklerine uygun olarak Brezilya, Meksika, Güney Kore ve Singapur’a 30’ar milyar dolarlık “swap” olanağı tanıdı. Bu ülkelerdeki döviz kurları düşmeye başladı. IMF’nin bolca dolar sağlamaya başladığı ülkelerin sayısı da giderek artıyor. Daha yenileri de olacak. Böylece gelişmekte olan ülkelere verilen astronomik borçlarla onları borçlandırıp, ithalatlarını artırıp gelişmiş ülkelerin kendi mallarına talep yaratmak suretiyle gelişmiş ülkelerdeki ekonomik krizi ve durgunluğu aşmayı kolaylaştırmak istemektedirler. Yani krizi aşmada gelişmekte olan ülkeleri borçlandırıp sömürmek bir araç olarak kullanılmaktadır.
Türkiye’de döviz kurlarının düşmesini isteyenler veya bu yönde girişimde bulunanlar bilmeyerek (bazı bağlantılı kişiler ve şahsi çıkarı gerektirenler ise bilerek) George Soros ve diğer batılı büyük oyuncularla aynı amaca hizmet etmektedirler.
Bizim Merkez Bankası’nın döviz satım ihaleleri de Soros ve benzerlerinin amaçlarına hizmet eder, cari açığı iflas edinceye kadar devam ettirir. Bu günlerde ülke çıkarları Merkez Bankasının döviz satım ihaleleri değil döviz alım ihaleleri yapmasını gerektirir. Aksi halde ülke menfaatleri ve döviz rezervleri yabancı fonlara peşkeş çekilmiş olur. Sonuç daha çok dışa bağımlılık, sömürülme ve teslimiyet olur.
Artık cari açık yoluyla yabancı malı tüketmek için yabancılardan borçlanmak, borçlanılan dövizleri düşük kur sayesinde artan ithalatla tekrar yabancılara geri vererek ülke olarak geleceğimizi tüketmekten vazgeçmeliyiz. Daha birkaç ay öncesine kadar söylenen çari açık problem değil borçlanabiliyoruz şeklindeki günü güllük gülistanlık göstermek uğruna geleceğimizi dinamitleme politikası katiyetle geride bırakılmalıdır. Döviz ihtiyacımızı daha çok ihracat yaparak, daha çok turizm geliri sağlayarak, daha az ithalat yaparak karşılamalıyız. Döviz kuru politikası bu amaca yönelik olmalı, tamamına yakını tüketim esaslı hammadde, ara mal ve tüketim malı ithalatına yapılan harcamaları, popülist nitelikli harcamaları azaltıp onun yerine enerji yatırımlarına, verimlilikte dönüşüm yaratacak teknoloji ve kalkınma yatırımlarına harcamalıyız.
Dr. Hamit BOZKURT
Eski Maliye Müfettişi
0 yorum:
Yorum Gönder
1-) Yorum yazarken imla kurallarına uyunuz ve küfür etmeyiniz.
2-) Yorum yazmak için, "Yorumlama Biçimi" bölümünden "Adı/URL" seçeneğine tıklayarak, adınızı ve URL (Varsa site adresinizi)'nizi yazınız ya da "Anonim" seçeneğine tıklayarak yorumunuzu "Adsız" olarak yazınız.
Yorumunuz için şimdiden teşekkür ederiz.