Piyasalarda riskten kaçış başladı
18 Şubat 2009 Çarşamba
Sanayi üretimi dip yapıp kredi notları tehlikeye girince Doğu Avrupalı gelişen piyasalardan kaçış başladı. Yatırımcıya kucak açan altının ons fiyatı 960 doları geçti. Risk dalgası Türkiye'yi de vurabilir. Bölgede trilyonlarca dolarlık pozisyonu olan Batılı bankaların kredi notları ise tehlikede.
Sıla ÖZÇELİK / REFERANS GAZETESİ
Kriz zırhlarını kuşanan ABD ve Avrupa bir türlü toparlanma gösteremeyince 2009'da sert çakılma yaşaması beklenen gelişmekte olan piyasalar da topun ağzına geldi. ABD ve Euro Bölgesi'nin resesyona girmesi nedeniyle para birimlerindeki kayıpları ihracat fırsatına dönüştüremeyen gelişmekte olan piyasalarda yeni bir riskten kaçış dalgası başladı.
Kaçışın ilk adresi ise dipteki sanayi verileri, euro ve dolar karşısında rekor kayıplar yaşayan para birimleri ve yeni kredi notu indirimlerinin beklendiği gelişmekte olan piyasaların en kırılgan ayağı olan Doğu Avrupa oldu. Aralarında Macaristan, Polonya ve Ukrayna'nın da bulunduğu bölge ülkelerinin para birimlerinde ikinci günde de devam eden değer kaybı karşısında maliyeti artan dış borçların döndürülemeyeceğine ilişkin endişeler alevlendi.
Geçen hafta kredi derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından kredi notu düşürülen Ukrayna'nın pazartesi günü de Standard&Poor's'dan (S&P) aldığı Biz de notunuzu düşürebiliriz mesajının ardından gelişen piyasaların kredi notlarına ilişkin kaygı arttı, bu piyasalardan kaçış hız kazandı. Piyasalar ise Moodys'in Doğu Avrupa ekonomilerinin Avrupa bankacılık sektörü için risk teşkil ettiğine ilişkin açıklamaları ile dip yaptı. İngiliz FTSE 100 endeksi yüzde 2,51 düşerken, Alman DAX endeksi yüzde 2,92, Fransız CAC 40 endeksi de yüzde 2,72 kan kaybetti.
TL 3 ayın dibinde altın 960 doları geçti
Gelişmekte olan piyasaların para birimlerindeki değer kayıpları ise Türk Lirası'na da bulaştı. İçeride dolar/TL paritesi 1.6850 ile 3 ayın zirvesine çıktı, yani gelişmekte olan piyasaların para birimleri adeta kan banyosu yaptı. Doğu Avrupa'dan gelen kötü sinyallere Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) faiz indirimine gideceği beklentileri de eklenince euro da riskten kaçma dalgasından nasibini aldı. Euro/dolar paritesi gün içinde 1.2602 seviyelerine kadar geriledi ve aralık ayından bu yanaki en dip seviyesini gördü. Uzmanlar ise küresel yatırımcının artık riskli gördüğü Doğu Avrupa'dan çıkmaya başladığına ve sermayelerini yeniden batı piyasalarına yönlendirdiğine dikkat çekiyor. Yatırımcının güvenli limanı kabul edilen altının fiyatı ise gelişen piyasalardan çıkan yatırımcının ilgisi ile ons başına 961.80 dolar seviyesine çıkarak 2009 zirvesini buldu.
Referans'a konuşan Finansbank ekonomistlerinden İnan Demir'e göre Doğu Avrupa ekonomileri ile birebir benzerliği olmamasına karşın Türkiye bu bölgedeki risk algısından etkilenecek. Türkiye'nin bankacılık sektörünün bu bölge ülkelerine kıysala daha sağlam olduğunu ve Doğu Avrupa ekonomileri ile paralellik kurmanın kolay olmadığını belirten Demir, cari açık ve reel sektördeki açık döviz pozisyonları açısından bakıldığında benzerlikler görüldüğüne dikkat çekiyor.
Macaristan, IMF ile yaptığı anlaşmaya rağmen riskten kaçış dalgasından korunabilmiş değil. IMF ile varılacak bir anlaşmanın Türkiye'yi benzer dalgalardan koruyup korumayacağına ilişkin bir soruya IMF ile anlaşma piyasa dalgalarından korumaz ancak reel sektöre güven verir şeklinde cevap veren Demir, son dönemde bankacılık kesiminin bütçe dengelerinden olumsuz sinyaller geldiğine, reel ekonominin de bundan etkilenmeye başladığına dikkat çekti.
Euro Macar Forinti karşısında tarihi zirvede
Aralarında geçen sene IMF'den 25.5 milyar dolar yardım almak için anlaşan Macaristan ile Polonya'nın da bulunduğu bölge ekonomisinden sanayiye ilişkin gelen veriler resmen dipte. Macaristan'da sanayi üretimi 1991 yılından bu yanaki en hızlı düşüşünü yaşıyor. Hükümetin ajandasında ise yeni vergi indirimi planları var. Üretimin aralık ayında yüzde 23,3 oranında çakıldığı Macar ekonomisinin bu yıl yüzde 3,5 civarında daralması bekleniyor. Polonya'da ise üretim son 17 yılın dibinde. Polonya'da ise üretim aralıkta yüzde 4,4 geriledikten sonra ocak ayında yüzde 11,7 civarında düşebilir. 2008'in son çeyreğinde ise ülkede ekonomik büyüme yüzde 1 ile son 10 yılın en kötü seviyesine inmişti. Para birimleri de euro ve dolar karşısında rekor kayıplarda.
İki gündür kan kaybeden Macar forinti dün euro karşısında yüzde 1 gerileyerek 309 seviyesine kadar indi. Euro böylece forint karşısında tarihi zirve yaptı. Forintin sene başından bu yanaki kan kaybı ise yüzde 12,6. Polonya'nın para birimi zloti de son 5 yılın dibini buldu. Zloti dün euro karşısında yüzde 2 düşerek 4,90'a kadar geriledi. Dün yeni bir kredi notu uyarısı ile karşı karşıya kalan Ukrayna'da ise para birimi son 6 ay içinde dolar karşısında yarı yarıya değer kaybetti.
İşin ucu dev bankalara da dokunacak
Aralarında UniCredit, Erste Group ve Raiffeisen International gibi isimlerin de bulunduğu dev bankalar kısa bir süre öncesine kadar hızlı büyüme potansiyeli gördükleri Doğu Avrupa bankacılık pazarında yüklü pozisyonlar almaya başlamıştı. Doğu Avrupa'da başlayan riskten kaçışın ucu gelişmekte olan piyasaların dışında şimdi bu Avrupalı bankalara da dokunuyor. Moodys'in dün yaptığı açıklamaya göre gelişmekte olan Avrupa ülkelerinde yaşanan derin resesyon bazı batılı bankaların kredi notları üzerinde de baskı yaratacak. İnan Demir'e göre Avrupa bankacılık sektörünü, özellikle de bölgede önemli bir varlığı bulunan İtalyan ve Avusturyalı bankaları yakından takip etmek gerekiyor.
Şimdiden bazı bankalar bu bölgedeki pozisyonları nedeniyle sıkıntıya düşmeye başladı bile. Alman Commerzbank'ın bölge ülkelerinde faaliyet gösteren birimi BRE Bank bu ay son 4 yıl içindeki en düşük net kârını açıkladı. Portföyünün yüzde 5 ila 8'i arasında bir bölümü Polonyalı bankaların elinde olan Bank Millenium ise dördüncü çeyrekteki zararını 152.1 milyon zloti olarak açıkladı. ABD'li Citigroup'a ait olan Bank Handlowy ise aynı dönemde 147 milyon zloti zarar yazdı.
Komünizmin çöküşünün ardından bankacılık sektörlerini bu ülkelere açan Avrupalı bankaların bu piyasalarda ABD'ye kıyasla daha fazla pozisyonu bulunuyor, bu da zaten zor durumdaki Avrupa bankacılık sektörü için yeni bir risk. BIS'in raporuna göre Avrupalı bankaların en büyük pozisyonu 276 milyar dolar ile Polonya'da, 215 bin dolar ile Rusya'da, 145 bin dolar ile Macaristan'da, 133 bin dolar ile Türkiye'de bulunuyor.
0 yorum:
Yorum Gönder
1-) Yorum yazarken imla kurallarına uyunuz ve küfür etmeyiniz.
2-) Yorum yazmak için, "Yorumlama Biçimi" bölümünden "Adı/URL" seçeneğine tıklayarak, adınızı ve URL (Varsa site adresinizi)'nizi yazınız ya da "Anonim" seçeneğine tıklayarak yorumunuzu "Adsız" olarak yazınız.
Yorumunuz için şimdiden teşekkür ederiz.