Altının onsu, 6.670 dolar olsun
11 Kasım 2009 Çarşamba
Dünya Altın Konseyi’ne (World Gold Council-WGC) göre yıllık altın üretimi, 2000’li yıllarda 2.500 tona yükselmiş durumda. Çin, geçen yıla kadar Güney Afrika’da olan en büyük üretici unvanını ele geçirmiş durumda. Bu ikiliyi ABD, Endonezya ve Peru takip ediyor.
Ali AĞAOĞLU / VATAN
Altının çıkarma maliyeti doğal olarak derinliğe, cevher içindeki altın miktarına ve kullanılan tekniğe göre değişmekle birlikte yine WGC’ye göre 2006 ortalaması 371 dolarmış. Buna amortisman, fonlama faizleri gibi sair maliyetler de eklendiğinde rakam 401 dolara yükseliyor.
Asıl ilginç olanı yeryüzündeki altın stoğu. Yine 2006 rakamlarına göre yeryüzündeki altın miktarı 158 bin ton civarındaymış. Bunun dağılımına gelince;
Son üç yılda da 7.500 ton yeni altın çıkarıldığını varsayarsak dünyadaki toprak üzerindeki altın stoğu 165.500 tona ulaşıyor. Bu kadar gürültü koparılan altının parasal değerini hesaplamadan önce altın fiyatlarının son dönemdeki artış sebeplerine bir bakalım:
* Sıfır faiz ile gevşek para politikasının yaratacağı enflasyona karşı en iyi korunma aracı olduğu düşüncesiyle artan talep. (Altın ve şeker hariç hiçbir emtia yeni zirve görmedi!)
* “Kağıt” paralara olan güvenin kaybolması ile geleneksel “değer saklama” yöntemi olan altına geri dönüleceği düşüncesi.
* Değeri yerle yeksan olmuş olan doların altın fiyatlarını “matematiksel olarak” yükseltmesi. (Diğer emtialar neden benzer bir “reaksiyon” göstermiyor?)
* Trend oluşumlarını izleyen ve özel bilgisayar algoritmaları kullanan hedge fonların sayılarının artması, fütursuzca yapılan ve artık manipülasyon boyutuna geçen spekülasyon. (147 dolardaki petrole benzer bir durum.)
Spekülasyonun “beslendiği” sebepleri şimdilik bir tarafa bırakıp, para birimlerine olan güven kaybı senaryosuna yakından bakıldığında ilginç bir durum ortaya çıkıyor: Paraların yerini yeniden altın alacak, Bretton Woods öncesine dönülecek deniyor. Peki bu mümkün mü?
Basit bir hesap yapalım: 165.500 ton altın 5.321 milyon troy ons yapıyor. (1 ton= 32.151 troy ons) Ons fiyatını 1.100 dolar kabul ettiğimizde yeryüzündeki altının parasal değeri 5.8 trilyon dolara denk geliyor. Kriz sırasında 4 trilyon dolar harcama yapmayı göze alan, 14.4 trilyon dolarlık GSMH’ye sahip ABD’nin bile tek başına bu kadar “küçük” bir rakamın içine sığması mümkün değilken tüm dünya nasıl sığacak bu rakamın içine?
“Altın standardına” geri dönüleceği varsayımında; merkez bankalarının para arzlarına bakmak gerekiyor. Tüm merkez bankaları yerine sadece dünya ekonomisinin yüzde 62’sine denk gelen ABD, AB ve Japonya MB’nın para tabanları dikkate alındığında Eylül 2009 sonu itibariyle 4.415 trilyon dolarlık bir toplama ulaşılıyor.
Üç ülkenin merkez bankaları dünya resmi altın rezervlerinin yüzde 69’unu elinde bulunduruyor. Yeryüzündeki toplam altından ve yukarıdaki tablodaki dağılımdan yola çıkıldığında ellerinde olması gereken tutar 20.6 bin ton (165.5 bin tonun yüzde 18’inin yüzde 69’u) yapıyor. Bu durumda yaratılmış olan para tabanın, bu kadar altına karşılık gelebilmesi için; altının ons fiyatının bugün en azında 6.670 dolara çıkması gerekiyor.
Altın fiyatlarında bugün itibariyle böylesi bir sıçrama olsa, sizce taş taş üstünde kalır mı?
Bir not: 1980’deki altın fiyatı, enflasyonla bugüne “getirilerek” değişik fiyatlar hesaplanıyor. Nedense hiç kimse o günkü fiyatların Hunt biraderlerin gümüşteki şuursuz spekülasyonu nedeniyle o denli fahiş yükseldiğini hatırlamıyor!
0 yorum:
Yorum Gönder
1-) Yorum yazarken imla kurallarına uyunuz ve küfür etmeyiniz.
2-) Yorum yazmak için, "Yorumlama Biçimi" bölümünden "Adı/URL" seçeneğine tıklayarak, adınızı ve URL (Varsa site adresinizi)'nizi yazınız ya da "Anonim" seçeneğine tıklayarak yorumunuzu "Adsız" olarak yazınız.
Yorumunuz için şimdiden teşekkür ederiz.