Para ve sermaye piyasaları ile reel ekonominin temel göstergelerinde son iki ay içinde yaşanan iniş çıkışlar volatilite düzeyini iyice yükseltti. Bu süre içinde zengin ülkelerdeki yatırımcılar ve yöneticiler de bizim sık sık yaşadığımız "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete" duygusuyla tanışmış oldu. Piyasalardaki volatilite, Türkçesiyle oynaklık, yeni güvensizlik unsurları ortaya çıkarırken yaygın güvensizlik de piyasalarda yeni iniş-çıkışlara yol açtı. ABD'de Paulson-Bernanke-Geithner üçlüsünün kriz yönetimine kuşkuyla bakılması, çaresizlik duygusunu yaygınlaştırdı. Geçmiş dönemdeki çalkantılarda, piyasalara güven veren başkanlık açıklamaları ise son haftalarda tamamen etkisiz kaldı. Başkan Bush, daha eylül ayı ortalarında krizi "Wall Street sarhoş oldu. Ayılma başlayınca işler düzelecek" yorumunu yaparak, krizin boyutlarından habersiz olduğunu, gösterdi.
Geçmiş dönemlerde bir "U dönüşü"nü başlatan yatırım guruları son kriz sırasında da konuştu ama Warren Buffett ve diğer piyasa kurtlarının moral veren sözlerine pek kulak veren olmadı. Eylül başından bu yana yaşanan "patinaj" ortamını aşmak için yapılan girişimlerin başarısızlığına rağmen piyasalar arada bir yükseldi ama bu yükselişin kalıcı olduğu inancı henüz yaygınlaşamadı.
Derine işleyen darbe
Dünya ekonomisinde yaşananlara ve beklentilere bakıldığında kalıcı bir istikrar ortamının üç-dört ay içinde yeniden oluşturulması çok zor görünüyor. Kriz, tüm ekonomilerde, sektörlerde ve piyasalarda derin yaralar açtığı ve ekonominin her alanını etkilediği için volatilitenin normal düzeylere inmesi çok daha uzun süreler gerektirecek. Örneğin son günlerde iyice gerileyen ham petrol fiyatları, dolar değer kaybetmeye başladığında veya ekonomiler durgunluğu aşmaya başladığında tekrar tırmanışa geçebilecek. Bunun ardından gıda ve metal fiyatları da yükselecek.
Bazı ülkelerde son haftalarda düşürülen faiz oranları, enflasyon kıpırdadığında tekrar artırılacak. Amerikan Doları'nın değer artışı ise para ve sermaye piyasalarında istikrar geçici süre için sağlandığında duracak ve bu kez doların olası gerilemesi yeni bir volatilite nedeni oluşturacak.
Kısacası dünya ekonomisindeki kara deliklerin biri kapatılırken diğeri ortaya çıkacak. 15 Kasım'da başlayacak ve belki de aylar sürecek yeni bir finansal mimariyi arama toplantılarındaki her kilitlenme ise moralleri yeniden bozacak. Mevcut krizin hedge fonları ile yatırım ve emeklilik fonlarına da bulaşıp bulaşmayacağı konusundaki kuşkuların tamamen ortadan kalkması ise en az altı ay gerektirebilecek.
Volatilite endeksi
Bazı piyasa analistleri ise piyasalarda 1980-2007 arasında yaşanan ve "Büyük Yatışma" diye adlandırılan tatlı huzur döneminin artık hiç geri gelmeyeceğini savunuyor. Bunlar, tüm ekonomik birimlerin, volatilite ile bir arada yaşamaya alışmalarını öneriyor.
Oynaklığın artışını ABD'li öğretim üyesi Robert E. Whaley'in hazırladığı bir endekste de görmek mümkün oluyor. İngilizce adı "Chicago Board Options Exchange" olan "volatilite endeksi" (VIX) daha eylül ayı başında 20 düzeyindeydi. Ekim ayı ortasında 70'e yükselen endeks daha sonra 90'a kadar tırmandı. 1993 yılından bu yana hesaplanan endeks, en son 1997-98 Asya Krizi sırasında 45'e yükselmişti. Bu "korku endeksi" tekrar 35'in altına inmedikçe piyasalar ve yatırımcılar huzur bulamayacak.
Mortgage kredilerinde bir kanser gibi başlayan ve sonraları ekonomik bünyenin neredeyse her organında "metastaz" yapan bu hastalığın tüm izlerinin silinmesi, ister istemez beklenenden daha uzun sürecek. Bu arada reel ekonominin durumunu yansıtan milli gelir, sanayi ve perakende satış istatistiklerindeki olumsuz sonuçlar moral bozmaya devam edecek.
Kelebek etkisi
Volatilitenin esas kaynağı olan riskleri tahmin etme çalışmaları önce matematik ve meteoroloji alanında başladı. ABD'li matematikçi Edward Lorenz, değişimin ortaya çıkardığı riskleri tahmin edebilmek için hava tahminleri üzerinde yoğunlaştı. Lorenz'in kurduğu bilgisayar modelleri, çok ufak bir hava hareketinin, zaman geçtikçe ve etkileşim yoluyla büyük sonuçlara yol açabileceğini ortaya koydu. Bir bilimsel toplantıya sunduğu bildirisinin başlığı da "Öngörülebilirlik: Brezilya'daki bir kelebeğin kanatlarını çırpması, Teksas'ta bir kasırganın kopmasına neden olur mu" idi. Lorenz'in çalışmaları bu tür bir etkileşimin mümkün olduğunu gösterdi.
Bir filme adını veren "kelebek etkisi" son kriz sırasında ekonomi üzerinde tam anlamı ile etkili oldu ve bundan böyle de olmaya devam edecek. Teksas'taki bir ailenin aldığı mortgage kredisi, Çinlilerin yüksek tasarruf oranı, İngiltere'deki yatırım bankası yöneticilerin kâr hırsı, dönüp dolaşıp, Türkiye'deki iş insanlarının kazanını ve ailelerin geçimini etkiledi: Küresel ekonominin bu olumsuz işleyişi bundan böyle de yeni volatilite çalkantıları yaratmaya devam edecek.
Düşünülen yeni finansal mimari konusunda alınacak önlemler, sermayenin ülkeler arasındaki dolaşımı üzerindeki denetimi belki artıracak. Ancak denetim artsa da yapısal nedenlerden kaynaklanan volatilite devreye girecek ve diken üstünde yaşayacağımız günler kolay kolay atlatılamayacak.
Dip noktası
Piyasalarda dip noktasına gelinip gelinmediği ve satış furyasının ne zaman satın alma eğilimine döneceği konusunda hep farklı görüşler ortaya atılır. Örneğin 1871 yılında Prusya, Fransa'yı işgal ettiğinde ve işçiler Paris Komünü'nde yönetime başkaldırdığında ünlü banker Baron de Rothschild, elemanlarına "Sokaklar kan gölü olduğunda alıma geçin" talimatını vermişti. Normal dönemlerde ise borsalardaki yüzde 25'lik bir düşüş bile yatırımcılara alım zamanının geldiğini düşündürmüştü.
Bugün de ekonomilerin geleceği konusunda farklı görüşler var. Geçen hafta başındaki olumlu işaretlerin kalıcı bir iyileşmenin başlangıcı olduğuna inananların sayısı hiç de az değil. Diğer taraftan "Global Europe Anticipation Bulletin" adlı aylık tahmin raporunu yayımlayan kuruluş, ABD'nin gelecek yaz aylarında borçlarını ödeyemez duruma düşeceği öngörüsünde bulunuyor. Tahmin aralığının en uç noktalara kadar uzanması ve akıl almaz senaryoların ortaya çıkması, sapı samana karıştırıyor ve gerçek dip noktasının belirlenmesini zorlaştırıyor.
Esasında dip noktasının geçildiği teşhisinin kesinleşmesi için en az üç-dört ay süre ile piyasalara yeni bir kötü haberin gelmemesi gerekiyor. Ilımlı yükselişin ve yatay seyir eğiliminin haftalar boyu sürmesi ağır bir şekilde zedelenen güven duygusunu zamanla onaracak.
Farklı ülkelerden, sektörlerden ve piyasalardan gelen olumsuz haberlerin devam etmesi durumunda ise belirsizliğin ve güvensizliğin ürünü olan volatilite, milyonlarca inanın geçimini ve hayatını daha bir süre olumsuz etkileyecek.
VOLATİLİTENİN İLACI HIZ VE ESNEKLİK
Kriz sürecinde taşlar tamamen yerine oturuncaya kadar, çalkantılar, volatilite nöbetleri ve "balans ayarlamaları" sık sık karşımıza çıkacak. Aşağıdaki öneriler sizin bu zor dönemi en az hasarla atlatmanıza katkıda bulunabilir:
- Sakin olun. Aşırı sinirlilik ve "panik atak" tepkileri, sizin akılcı kararlar almanızı zorlaştırır.
- Piyasalarda sert rüzgârlar estiğinde, uçağı türbülansın tam içine düşen pilot gibi, siz de olayların üstüne çıkıp "pozitif denetim" konumunu kazanmayı ve manevra yeteneğinizi korumayı amaçlayın.
- Karar alma hızınızı yükseltin. Volatilite dönemlerinde koşullar hızla değiştiği için siz de kararlarınızı mümkün olan en kısa zamanda almayı amaçlayın. Amerikalı düşünür Emerson'un vurguladığı gibi "İnce buzda kayarken, güvenlik hızdadır."
- Ortam ve koşullar değiştiğinde, yönetimin gerekli karar ve önlemleri aynı hızla alacak bir esnekliğe sahip olmasını sağlayın.
- Durgunluk nedeniyle satın alma gücü duraklayacak ve düşecek tüketici segmentleri için fiyatı daha hesaplı ama belirli standart özelliklere sahip kompakt ürünler geliştirin.
- Dalgalanma dönemlerinde satışlar, nakit akışı ve stok denetimi gibi temel göstergelere yoğunlaşın. Bu yoğunlaşma, karar alma hızınızı en üst düzeye çıkarır.
- Tüm kararlarınızı pazar payınızın korunması yönünde alın. Düşen pazar payını ortam normalleştiğinde tekrar yükseltmenin çok zor olduğunu unutmayın.
- Zor günlerde mamul ürün stoklarını asgari düzeyde tutun ve mevcut stokları da fiyat indirimleri ile eritmeye gayret edin.
- Ara malı ve girdi stoklarını oluştururken pazardaki fiyat trendlerini hesaba katın ve bunların düşüş dönemlerini kollayın.
- Volatilite dönemlerinde, kâr ve zarar tablosundan çok bilançoya odaklanın. Dalgalanma dönemlerinde likit kalmanın kârlılıktan daha önemli olduğunu unutmayın.
- Döviz kurlarındaki oynaklığı dikkate alarak açık pozisyonlarınızı mümkün olduğunca azaltın. Kurlardaki artışların faiz oranlarını yükselteceğini hesaba katarak aşırı borçlanmadan uzak durun.
- Gelecek aylarda ortaya çıkabilecek olayları önceden tahmin etmeye çalışın. Olağanüstü bir dönem yaşadığımız için en uçta görünen ihtimallerin bile gerçekleşebileceğini hesaba katın.
FARUK TÜRKOĞLU/REFERANS
Read more...